Öncelikle 2015 hakkını yemişim, helal et şekerim. Keza
senden önce gelenlerde de son düzlüğe girdiğimizde ‘Bit artık, lütfen, lütfen!’
diye tırnağı kırılmış cici kız misali serzenişlerde bulunduğum oldu, onlarla da
helallik hesabını kapatalım diyorum. Mahallelinin gazına geldim, her şeyin
suçlusu sizmişsiniz gibi size yüklendim. Ay n’olur affedin… 2016 sana gelecek
olursak, maevrence neler yaşadığımız malum; bi girersem çıkışı bulamam ama ben boyumun
ölçüsünü aldım. Artık enikonu sövmüyorum valla, çünkü senden sonrası tam bir
sürpriz yumurta!
Evet, başlıyorum.
Kendime dair olanı biteni not düşüyorum ben, siz
üstünüze alınmayın.☺
2016’cım çok komikli bir yıl olmadığını sen de ben de
biliyoruz, birbirimizden hiç saklamayalım. Getirdiğine götürdüğüne dair
kıyaslamalı bir hesap çıkaracak olursak adisyonun altında hesap açık çıkacak. Öğreticiliğin
baya yerindeydi, aklıma kazınanlar da oldu, ısrarla selektör çakmana rağmen
henüz jetonun düşmediği mevzular da var, farkındayım. Olsun, yine de iyi
ayrılalım istiyorum.
Çok şükür bu yıl da politik olmadım. Valla hiç yakışmıyor
tipime, bildiğin dinozor kostümü! İçimdeki mahalle abisi ‘dürüst ol canımı ye’
kalıbını kendine tabela eylemiş bir kişilik. Kimisi, azıcık politik ol kızım,
bu kadar doğrucu olmak seni bir yere götürmez dese de benim doğru bildiklerimin
arkasından ayrılmak gibi bir niyetim yok. Hatalarım olmadı mı, kim bilir neler neler... Çabalıyorum. Elimden geldiğince doğru olmaya, verdiğim
sözleri tutmaya çalışıyorum. Kalkıp karşımdakine bile isteye yamukluk
yapacaksam hiç ağzımı açmayayım sonra.
Önce uzaklaştım sonra yakınlaştım; kendime, gece uykusuna,
Türk kahvesine, bazı arkadaşlara, iki satır yazmaya, okumaya, yemek yemeye…
Bazılarıyla yeniden ilk buluşma sonrası baktık, aradaki mesafe öldürmemiş bizi.
Kalanlarla da şimdilik seviyeli ilişkimizi sürdürüyoruz.
Yolculuklarım oldu. Hiçbirinin içimdeki uzunluğu yaptığım
kilometrelerle ölçülemez. Patlayan lastikten yetişmeye çalıştığım feribota,
tırmandığım köyden, yol kenarındaki elmacıya, sardığım dürümden, derinlerine
daldığım denize kadar görmek istedikten sonra hiçbiri asla sadece deniz-kum-güneş-dağ-bayır
değil. Hepsinin hissi içimde bilmediğim yerlere yeni yollar açtı. Yolum uzun
olsun…
İnancım arttı. İnsanların gözleri kapalı nasıl yalan
söyleyebileceğine de ilahi adaletin sonsuz dengesine de… Kalbini mi kırdılar,
hatta sen kendi kendini mi kırdın? Amaaann de, affet geç. Sen kendi yoluna dön,
takılıp kalma. Bak bu çok önemli bir mevzuymuş. Biraz zaman istiyor, o yüzden
bu konuda insan en çok kendine karşı bonkör olmalı.
Sabretmenin her yıl bir üst güncellemesini alıyorum, level
atladım. Hayır, ben demiyorum yakın bir arkadaşım geçenlerde orta düzey evliya
olduğumu söyledi de ondan yüz buluyorum. ☺
Bazı korkularımı yendim ama hala sinsi sinsi fıkırdayanlar
var. Ansızın geliyor sesleri kulağıma. Bazılarını nasıl alt ettiysem kalanların
da icabına bakacağım. Çocukken boşuna atlamadık koltukların tepesinden ‘Gölgelerin
gücü adına’ diye!
Sindirmek gerekli. Bir bardak soda yardımıyla değil, yavaş
yavaş. Yardımcı elemanlar daha fazla şişkinlik yapıyor. Doğal akışına bırakmak
en iyi tedavi yöntemi, vücut işini bilir.
Aman ne klişe! Ayakların baş olma yarışı bu yıl da amansızca
devam etti. Sonuçta kimse kimsenin ısrarını kırmadı, nihayetinde ters
oturtulmuş baş oldular. Yalnız o çok komik görünüyor işte. Bu işler önce
kendini sattırır ama dönen keser ve sap ikilisinin sonunu daha ilkokulda
atasözleri ve deyimler sözlüğünden okuduk.
Dostluğun en güzel hallerini bol bol yaşadım bak. Arada
mesafeler mi varmış, mesaiye mi kalınmış, yoksa ay sonu mu gelmiş, hepsi fıs! Her şeye rağmen bir şekilde bulduk birbirimizi.
10 lafından 9’u yalan diye bir laf vardır ya 10’da 10 yapanı
gördüm. Hatta bizzat yaşadım. Hayat limon sundu, tekila ve tuz istedim kalktı nanik
yaptı. Tepemde ampul yandı, sulandırdım limonataya çevirdim. Bu da böyle bir
anım oldu.
Kalp doğruyu söylüyor, eğer kulağını açarsan duyuyorsun.
Gerçekten görmeyi istedikten sonra önündeki sis perdesini de kaldırıyor. İşte
zamanlamayı iyi ayarlaman lazım. Kendine soruları ince yerden hazırlamalı. Öyle
kolay sorularla zor işlerin yanıtları alınmıyor. Biraz acıtabilir ama şişşt
bakayım, acı yok Rocky!
İşte böyle böyle güçleniyormuş
insan. Tümüne şükürler olsun.
Koskoca yılda ben beni buldum mu?
Nerdeee…
Peki yaklaştım mı? Bilmem, önüm
hala dümdüz ufuk çizgisi sadece…
Öyle ya da böyle bir yıl daha bitiyor. Ağlatan, güldüren,
neşelendiren, sürprizler yapan, ortadan kayboluveren, sırttan vuran, işten kovan,
kahkahalarımın yol arkadaşları, zırlamalarımın sümüklü omuzları, birlikte
sadece sessiz kaldıklarım, yola çıktıklarım, arkamdan bır bır konuşanlar,
mahalle çiçekçisi, bana benden çok üzülen miço, lokmasını paylaşanlar, benim
olanı bile benden saklayanlar, köşe başı kedisi, sıkı sıkı sarmalayanlar ve sayamadıklarım
her biriniz ayrı ayrı var olunuz efenim, beni sizler yarattınız!
ÖNEMLİ NOT! Yine de rica etmeden geçemeyeceğim, lütfen biraz
daha sevgili, saygılı ve dürüst olalım. Acıtmak yerine kucaklayarak yaşatalım
birbirimizi. O kadar da zor değil. İş biraz alçakgönüllülüğe, el açıklığına
bakıyor. Paylaştıkça çoğalıyoruz ne de olsa…
ÖNEMLİ NOT II! Ha, ben çok mu iyiydim, elbette hayır! Ne yanlışlarım oldu, olmuştur... Sadece doğruyu arıyorum, iyi olan şeylerin peşinden
gitmeye çalışıyorum. Bu yıl daha çok ‘insan’ olmayı istiyorum.
Herkese gönlü gibi bir yıl dilerim.
Ayrıca öperim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder