25 Şubat 2016 Perşembe

Ayağımda Terliklerle Koşamam Senin Peşinden


Ay galiba kalbimin son günlerdeki ağırlığı göz çukurlarıma çöktü. Gözaltlarımdan mor damlalar akıyor. Makyaj yapmadım bugün, kırmızı ojeli ellerime güveniyorum.  Ayrıca çenem de düşük değil, tüm münasebetim kendimle.

Küçükken çalışkan karınca ile tembel ağustos böceği hikayesini siz de okumuşsunuzdur. Heh işte ben zaman zaman her ikisini de aynı bünyede topluyorum. Bu gibi günlerde de kış ortasında ağustos böcekliği yapıp depodan yiyorum, yedekli yaşamak fena değilmiş yahu ;)

Geceleri başucu lambamı kapatıp, yorganın içine kıvrılınca bir de kafamı yastığa yerleştirince alıyor zihnimi bıdı bıdı haller. Uykum var diyorum, yavrum sen de dinlendir kendini, yarın bana lazımsın diyorum, bi zahmet iplenmiyorum. Bir de nerden buluyor o konuları, hatrımda esamesi kalmamış sandığım anları gösteriyor. Sonra da anılar tefi alıyor eline. Hatıraların da bak ben şimdiki zamana geliyorum diyecek kibarlığı yok. Selektörsüz, damdan düşer gibi inmek en sevdikleri. Ah ne kadar da narsistler!

Üniversitedeyken bir dersin final sınavında hoca soru kağıtlarıyla birlikte önümüze tükenmez kalem de koymuştu. Kurşun kalem kullanmak yok, cümlenize nasıl başlayıp nasıl bitireceğinizi bilin, düşünmeden hareket etmemeniz için küçük bir egzersiz demişti. Şimdi bunu ortaya çıkaran zihnimin dilinin altında ne var acaba?
Hımm… Sınav kağıtlarını doldurmak işin kolay kısmıydı akıllım falan demek istedi herhalde.

Bildiğim şeyi neden önüme çıkarıverdin ki sen şimdi? Kestirme cevaplarla kıvıramıyorum da. Şişşşt dur kaçma, ayakucumda terliklerim var koşamam onlarla peşinden. Düşeyim onu mu istiyorsun? Gelsene buraya konuşacağız seninle karşılıklı. Kime diyorum ben!?

Al işte, lafı bıraktı hop kaçtı.

Pijamalı sorgulamalar, sorun çözmeye çalışmacalar çok eğlenceli, siz de gelsenize. 
Yalnız yanınıza su alın, boğaz kuruluğu yapıyor benden söylemesi.