28 Şubat 2017 Salı

Sapı Kırık Valizle Hayat Çok Zor, Hiç Çekemem


Yazmazsam şu makyajlı, sarı kazaklı halime aldırmadan çıldıracaktım.

‘Hayatın anlamını sorguladığım zaman’lı cümleleri kesin daha önceden bir yerlerde duymuş, okumuşsunuzdur. Doğrusu ben pek inanmazdım bu zamanlara. Artık inanıyorum çünkü size tam olarak o noktadan bildiriyorum. Sıkı kuşanın, burası ateş hattı!

Aklı başında her insan evladının belleyeceği hatıralarından biri de bu sorgulama yolculuğu olacaktır herhalde. – Gerçi kaç düzensiz seferi vardır onu da bilmiyorum ya, aklıma gelirse son nefeste sayarım. - Mağrur bakışınızı eğmemeniz için arka fonda çıkış parçası olarak Edith Piaf, Non Je Ne Regrette Rien’i döndürmenizi tavsiye ederim. Sorgulamanın kuyruğunuzu kıstırdığı zaman da modunuzu küçültürsünüz. Son düzlükte Neşet Baba’yı Cahildim Dünyanın Rengine Kandım’la sık sık anacağız zaten.

Kafamın içinde her gece düğün var. İşin kötü yanı kız tarafı vals çalsa da kabarık eteğimizi döndürsek derdine düşmüşken erkek tarafı horon tepelim diyor. Kimsenin gönlünü kıramayan sevgili zihnimse yavaş yavaş bir çorba tenceresinde kaynamaya başlıyor.

Kafa nerde, kafa yok, kafa gitti.
Gelir ama birazdan.

İçim bi bakıyorum Furuğ’un kırıklık dolu dizeleri, bir bakıyorum Nazım’ın özgürlüğe atıfları. Durduk yere dert sahibi eden şarkılarda bozuk plaktan Nazan çalıyor. Aydınlık olur sandığım hava puslu çıktı bu sabah, sokağın karşı sırasındaki apartmanı göremedim. Ayaz da pek sıkı, gömleğimin yakasından tüm soğuk içime doldu. Al işte öğleye doğru ortalığı ışık aldı, yeşillenmeye hazır dallarla selamlaştık.

Tamam, güneş güneştir, parlar. Tozsa tozdur, matlaştırır. Zıtlıklar alemi birbirinin içinde bir bütündür. Zincirin tek bir dişlisi oturmadığında tüm düzen bozulur. Bazen yalnız tek bir parça kendi kendine kayar gider. Bazen de çığ olur, yıkılır. Bana sorarsanız çığ daha iyidir, biraz sabırlı olur ve deşerseniz ilk kayba ulaşmak ve onu tamir etmek zor değildir. Kendi kendine kayıp gideneyse geçmiş olsun, artık karadeliğin kadrolu elemanı olmuştur.

An geliyor sanki zorlu bir yolculukta sapı kırılmış, içi hınca hınç dolu çekçekli bir valizle yola devam ediyormuşum gibi buluveriyorum kendimi. Neyse ki artık sırt çantacı tayfadan oldum, gereksiz şeyleri taşımıyorum yanımda.

Açıkta kalan ne idüğü belirsiz zedeler her mevsim koşuluna uyum sağlayamıyor. Fazla güneşte kuruyor kabuk bağlıyor, soğukta mosmor kesiliyor. Bahar havalarının dengesizliğini ne siz sorun ne de ben söyleyeyim ama yine de tüm iyileşmelerin başlangıcı bu mevsimde oluyor. Yani, genellikle...

Sor. Deş. Anlamaya çalış. Kafa patlat. Yürü. Düşün. Koş. Üşü. Ateşin çıksın, yan. Şifa olsunlar. Bak kendimcim görürsün, bunun sonu patır patır bahar.
Kesin his, yay sen bunu tüm bünyeye.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder