Yazmazsam şu makyajlı, sarı kazaklı
halime aldırmadan çıldıracaktım.
‘Hayatın
anlamını sorguladığım zaman’lı cümleleri kesin daha önceden bir yerlerde
duymuş, okumuşsunuzdur. Doğrusu ben pek inanmazdım bu zamanlara. Artık
inanıyorum çünkü size tam olarak o noktadan bildiriyorum. Sıkı kuşanın, burası
ateş hattı!
Aklı
başında her insan evladının belleyeceği hatıralarından biri de bu sorgulama yolculuğu
olacaktır herhalde. – Gerçi kaç düzensiz seferi vardır onu da bilmiyorum
ya, aklıma gelirse son nefeste sayarım. - Mağrur bakışınızı eğmemeniz için
arka fonda çıkış parçası olarak Edith Piaf, Non Je Ne Regrette Rien’i
döndürmenizi tavsiye ederim. Sorgulamanın kuyruğunuzu kıstırdığı zaman da
modunuzu küçültürsünüz. Son düzlükte Neşet Baba’yı Cahildim Dünyanın Rengine
Kandım’la sık sık anacağız zaten.
Kafamın içinde her gece düğün var.
İşin kötü yanı kız tarafı vals çalsa da kabarık eteğimizi döndürsek derdine
düşmüşken erkek tarafı horon tepelim diyor. Kimsenin gönlünü kıramayan sevgili
zihnimse yavaş yavaş bir çorba tenceresinde kaynamaya başlıyor.
Kafa
nerde, kafa yok, kafa gitti.
Gelir ama
birazdan.
İçim bi
bakıyorum Furuğ’un kırıklık dolu dizeleri, bir bakıyorum Nazım’ın özgürlüğe
atıfları. Durduk yere dert sahibi eden şarkılarda bozuk plaktan Nazan çalıyor. Aydınlık
olur sandığım hava puslu çıktı bu sabah, sokağın karşı sırasındaki apartmanı
göremedim. Ayaz da pek sıkı, gömleğimin yakasından tüm soğuk içime doldu. Al
işte öğleye doğru ortalığı ışık aldı, yeşillenmeye hazır dallarla selamlaştık.
Tamam, güneş güneştir, parlar. Tozsa
tozdur, matlaştırır. Zıtlıklar alemi birbirinin içinde bir bütündür. Zincirin
tek bir dişlisi oturmadığında tüm düzen bozulur. Bazen yalnız tek bir parça kendi
kendine kayar gider. Bazen de çığ olur, yıkılır. Bana sorarsanız çığ daha
iyidir, biraz sabırlı olur ve deşerseniz ilk kayba ulaşmak ve onu tamir etmek
zor değildir. Kendi kendine kayıp gideneyse geçmiş olsun, artık karadeliğin
kadrolu elemanı olmuştur.
An geliyor sanki zorlu bir yolculukta
sapı kırılmış, içi hınca hınç dolu çekçekli bir valizle yola devam ediyormuşum gibi buluveriyorum
kendimi. Neyse ki artık sırt çantacı tayfadan oldum, gereksiz şeyleri
taşımıyorum yanımda.
Açıkta kalan
ne idüğü belirsiz zedeler her mevsim koşuluna uyum sağlayamıyor. Fazla güneşte
kuruyor kabuk bağlıyor, soğukta mosmor kesiliyor. Bahar havalarının
dengesizliğini ne siz sorun ne de ben söyleyeyim ama yine de tüm iyileşmelerin
başlangıcı bu mevsimde oluyor. Yani, genellikle...
Sor. Deş. Anlamaya çalış. Kafa
patlat. Yürü. Düşün. Koş. Üşü. Ateşin çıksın, yan. Şifa olsunlar. Bak
kendimcim görürsün, bunun sonu patır patır bahar.
Kesin his, yay sen bunu tüm bünyeye.