Baştan söylemesi, biraz turistlik yapayım, gecelere akayım diyorsanız rotayı çevirin. Sakinlik istiyorum, şöyle mis gibi denizi olsun, insanlar da üstüme üstüme yürümesin diyorsanız yola devam.
Ben Gökçeada’yı gerçekten çok sevdim, yakaladığım ilk uygun
zamanda da yeniden gideceğim.
Evet, başlıyorum.
Evet, başlıyorum.
Ulaşım
Aracınızla seyahat edecekseniz İstanbul’dan gelirken TEM
otoyolu üzerinden Tekirdağ, Keşan, Gelibolu, Eceabat istikametini takip edip
Kabatepe Limanı’na ulaşın. İzmir, Ankara yönünden geliyorsanız da önce
Çanakkale Boğazı’nı geçmelisiniz. Yine aynı istikamet üzerinden adaya
varabilirsiniz.
Adaya direkt ulaşımı olan
tek firma Truva Turizm ve yoğun dönemler de dahil olmak üzere günde karşılıklı sadece iki
seferleri var. Otobüs ada merkezine kadar gidiyor. Benim gibi bilet bulamayanlar
içinse alternatif güzergah şöyle; otobüsle Eceabat’a geçebilir, oradan minibüsle
Kabatepe’ye ulaşıp sonra da sizi adaya kavuşturacak olan feribotu
kullanabilirsiniz. İndi bindi fazla gibi görünüyor ama korkmayın, hepsi yan yana ve saatler entegre, birbirlerini bekliyorlar.
Bu arada Borajet’i yeniden
göreve çağırıyorum! Ne güzel bir dönem haftada birkaç gün karşılıklı sefer yapıyormuşsunuz,
neden bıraktınız, havaalanı bomboş uzansın mı öyle, hı?
Ada Merkezi
Ada merkezi oldukça küçük. Gökçeada Devlet Hastanesi, okul, küçük bir çarşı, pastaneler, zeytinyağı ve ürünleri satan birkaç dükkan, cami, kilise, postane, eczane, market, lokanta ve birkaç bankadan oluşuyor. Hepsi iç içe. Aklınızda olsun burada Ziraat, İş ve Halk Bankası şubeleri ile Garanti Bankası ATM’si var. Çoğu yerde kart ile ödeme yapabiliyorsunuz ama diğer nakit ihtiyaçlarınız için hazırlıklı olun. Bir de sadece ada girişinde benzin istasyonu var. Burasının Türkiye’nin en büyük adası olduğunu hatırlatayım, boş depoyla kalakalmamak için yedeklenin.
Küçük bir tüyo, merkeze dair beklenti içine girmeyin
özellikle köy yollarına saptığınızda bambaşkalığı görüyorsunuz. ☺
Kamp Alanımız, Yıldızkoy Arkadia!
Adanın kuzey doğusundaki kamp alanı geniş, ferah ferah. Önünde
misler gibi Yıldızkoy uzanıyor. Buraya ister kendi çadır ve ekipmanınızla
gelebilir, isterseniz de kiralayabilirsiniz. Kendi çadırınızla geldiğinizde
mükellef açık büfe kahvaltı dahil kamp alanı kullanımını kişi başı 65 TL. Kampa
ait çadırı kullanırsanız da 80. Bu arada fiyat düşsün isterseniz kahvaltısız
konaklamayı da seçebilirsiniz.
Ben kamp çadırını kullandım, açıkçası bu kadar temiz ve düzenli olacağını hiç sanmıyordum, tercih edecekseniz içiniz rahat olsun.
Çadır alanları oldukça rahat, duş ve tuvaletler temiz. Ortalıkta
böcek vb. haşeratlar yok, tabi yine de tembellik etmeyip çadırınızın çift
fermuarını sıkı sıkı çekin. İsterseniz kullanabileceğiniz bir çamaşırhanesi
var. Eah pek çekmez bu dediğim wi-fi de hiç fena değil. Yardımcı ekip
muhabbetsever, kedi ve köpeklerse pek bi sevişken. Şöyle bir kendini
sevdirmeden yanınızdan ayrılmıyorlar. Gün içinde yemeğinizi yiyebileceğiniz bol
seçenekli bir mutfağı var.
Kampın esas bonusu gece vakti seyre dalacağınız samanyolu.
Plajlar
Aydıncık - Kefalos Sahili: Kuzeyde. Upuzun bir sahil şeridi var. Kite sörfçüler plajın sol tarafında rüzgarın tadını çıkarırken, yüzecek olanlar da plajın sağ tarafında denizin sakinliğini tercih ediyor. Bu tarafta bir sürü sıralanmış 'beach' var. Deniz kademe kademe derinleşiyor.
Aydıncık - Kefalos Sahili: Kuzeyde. Upuzun bir sahil şeridi var. Kite sörfçüler plajın sol tarafında rüzgarın tadını çıkarırken, yüzecek olanlar da plajın sağ tarafında denizin sakinliğini tercih ediyor. Bu tarafta bir sürü sıralanmış 'beach' var. Deniz kademe kademe derinleşiyor.
Kuzulimanı: Kuzeyde. Çok sakin, tertemiz ve denizi git git derinleşmeyengillerden. İki farklı plaj işletmesi var, yeterince ilgililer. Duş ve diğer kullanım alanları temiz.
Yıldızkoyu: Kuzeybatıda. Havanın sakin olduğu zamanlarda burada denize girmeden dönmeyin.
Laz Koyu ve Uğurlu Plajı adanın güneyinde. Aklınızda olsun, bu iki plaja ulaşım toplu taşımayla oldukça zor. Bu ikili bir sonraki gelişime kaldı.
Yeme - İçme
Gökçeada’da yeme içme denildiğinde buraya has lezzetlerin
başını oğlak tandır ve efibadem kurabiye çekiyor.
Burada oğlak tandırın meşhur olmasının nedeni etinin yumuşacık
ve çok lezzetli olmasından kaynaklanıyor. Oğlaklar bildiğiniz başıboş, çobansız
dolaşıyor çünkü adada kurt ve tilki gibi onlara zarar verebilecek hayvan yok. Strese
girmeyen oğlaklar rahat rahat otluyor, kafalarına göre takılıyorlar. Nasıl
karışmadıklarını merak ediyordum ada yerlisi Aleko yanıtladı beni, genellikle çiftliklerin
arasındaki mesafe geniş olduğundan karışmazlarmış, yakınlarsa da boynuzlarını
boyuyorlarmış.
Oğlak tandırın en güzelini Meydani Tadında Ev Yemekleri’nde
yedim. Diğer çorba ve yemek çeşitlerinden de tattım, gayet lezzetli. Gerçekten
de ev yemeği. Ayrıca çalışanları da çok güler yüzlü ve yardımseverler.
Merkez Lokantası’nı hiç boş görmedim. Bol çeşitli menüsü var
ama yemekleri Meydani’ye göre biraz daha ağır diyebilirim.
Efibadem, çok leziz bademli kurabiyeleri satan dükkan.
Kavala kurabiyesinin yuvarlatılmışını düşünebilirsiniz. O çok şahane Efibadem Kurabiyesi de ada yerlisinden öğrendiğime göre son yıllarda parlamış. Bence iyi de olmuş. ☺ Dondurma çeşitlerini de
damla sakızlı muhallebisini de tavsiye ederim, hazır oturmuşken bir dibek
kahvesi de içebilirsiniz. Zira her yer güzel yapamıyor.
Rakı – balık ya da şarap tutkunları Kaleköy ya da Eski
Bademli’deki restoranları tercih edebilir.
Şahsen yol ortasında oğlak görmeye alışkın değilim ama onlar insan görmeye epeyce alışkın olduklarından yanınızdan tırıs tırıs geçiveriyorlar. Bir de bi sevimliler ki... Ay nasıl yedim ya!?
Köyler
Kaleköy
Adanın kuzeydoğusunda. Tahmin edeceğiniz gibi ismini bir kısmı hala ayakta duran Tarihi Cenevizliler Kalesi’nden alıyor. Günün her saati mükemmel bir manzara sizi bekliyor. Özellikle Posedion’da! Burası hem restoran hem de köy evlerinden oluşan pansiyon. Restoran fiyatları oldukça makul. Eğer akşam yemeği için gitmeyi düşünüyorsanız rezervasyon yaptırmanızı öneririm.
Kaleköy’ün bir diğer meşhuru Mustafa’nın Kayfesi. Ortamı, kahvaltısı, damla sakızlı muhallebisi, ilgi ve alakaları ile gönül fethediyor. Fiyatları aldığınız hizmete tam denk geliyor. Muhakkak gidin.
Köyde taş evlerden butik otel ve pansiyon bulunuyor. Yukarı
doğru tırmanırken köylü kadınların evlerinin önünde açtıkları doğal yiyecek tezgahları
göreceksiniz. Daha önce gördüğüm yerlerden farklı burası, zorla ürününü satmaya
çalışmıyor hiç kimse hatta tezgahlarının başında durmuyorlar bile. İsterseniz
sesleniyorsunuz, kadın evin içinden çıkıp sizinle ilgileniyor. Mustafa’nın Kayfesi’nin biraz yukarısında sabun atölyesi var. Burada da el yapımı sabunlar ve kolonya çeşitleri bulabilirsiniz. Manzarasını da dahil edince sevimli bir yer. ☺
Eski Bademli
Kaleköy’ün karşı tepesinde konumlanan eski Rum köylerinden birisi. Köydeki evlerin büyük bir çoğunluğu restore edilmiş. Yerleşik halk az, hatta bunların da çoğunluğunu başka şehirlerde yaşayıp yaz aylarında adaya geri dönenler oluşturuyor.
Burada da manzarası harika restoranlar var. Köye sabah saatlerinde tırmandığım için lezzetleri hakkında yorum yapamıyorum. Kampla arası 3 km, yokuş çıkarım ben diyorsanız buraya sabah sakinliğinde gelin derim.
Zeytinliköy
Merkezle arası 6 kilometre. Tam da gün batımına yakın saatlerde yürümek için enfes bir yol. Köye ulaşana kadar hava karardığı için fotoğraf çekemedim. Gözünüzün önüne şöyle bir manzara getirebilirsiniz; tepedesiniz, etrafınız mis gibi ağaçlarla, bahçelerle kaplı. Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda sağlı sollu eski Rum evleri arasında yürüyorsunuz. İnsanlar mütemadiyen gülüyor, kimse kimseyi rahatsız etmiyor, çocuklar omuzlarda taşınıyor, yüzlerde huzur okunuyor. Mesela o akşam birisinin evinden piyano sesi geliyordu, kaldırımın kenarına oturup resital dinledim.
Zeytinliköy - Nostos Cafe |
Nostos Cafe’de oturduk, çok tatlı bir işletmecisi var. Nefis Panacota tatlısı sonrasında dibek kahvesi hüplettik. Diğer işletmeler de hep benzer tarzda ve aynı sıcaklıkta insanın içinden hepsinde oturup birer kahve içesi geliyor. Hatta bazılarından kaldırımlara neşeli Yunanca şarkılar taşıyor.
Vakit azlığından gidemediğim Tepeköy ve Dereköy de bir
sonraki gelişime kaldı.
Ada içi ulaşım
Arabasız yapamazsınız dediler. Valla oldu. Adadaki minibüs
ağı yeterli diyemem, hele ki saatini, güzergahını sormak için bir görevlinin
bile olmayışına hiçbir şey diyemem ama bahsettikleri kadar zor değil. Ada
Merkezi - Bademli – Kaleköy hattında gece 02’ye kadar tam ve buçuklu saatlerde
ring hattı var. Ücreti 2 TL. Diğer hatlar daha seyrek saatlerde ve muhakkak bir
şoföre sorup kesin bilgi alın derim.
Yollar oldukça güvenli, otostop çekebilirsiniz, yürüyebilirsiniz. Toplu ulaşımın gitmediği plajlara gitmek için taksi tutabilirsiniz özellikle birkaç kişiyseniz fiyat hiç zorlamaz. Araba, motor ve bisiklet kiralamanız da mümkün.
Unutmadan, yanınıza ince bir mont, rüzgarlık alın. Bir de çorap.☺
***
Bu kadar güzelliğin yanında maalesef bir de...
* Çöpünüzü atabileceğiniz kova yok! Pet şişeyi doğaya
salamayacağınız için bir yerden sonra samimiyet kurmaya başlıyorsunuz.
* Adanın genel dokusuyla hiç alakası olmayan bir yapılaşma
başlamış. Adına apartman dedikleri ayrık otları, sağdan soldan pirinç balkon
tırabzanlarıyla göz bozuyor.
* Bağcılık, Bozcaada’ya kıyasla neredeyse hiç gelişmemiş, kimse yatırım yapmamış.
Ancak son yıllarda yavaş yavaş kıpırdanmalar var. Bazı adalılardan öğrendiğime
göre mübadele döneminin uzun sürece yayılmış etkilerinden kaynaklanıyor.
* Kitapçı yok! 👎
* Bu tarz yerlerde görmeye alışkın olduğumuz takı toka, magnet, biblo standları aramayın boşuna. Elbette bu sorun değil ama her yerde peştamal ve kese görmekten fenalık geldi. Evet, muhallebicide bile.