21 Ekim 2016 Cuma

Yaz Kızım


Yaz bakalım diyorum kendi kendime.

Her zaman öyle kolay olmaz. Yazmak, içindekini dökmek. Hatta bazen insan kendi diyeceğinden korkar. Çünkü itiraf ağır bir sorumluluktur. Hayır, başkasına itiraftan söz etmiyorum, o çok daha kolay. Kendine olanı diyorum. Bazen saka kuşu gibi hafifletse de bazen tiftikli yün gibi teni dalar.

Sonra diyorum ki kendime, pardon kuzum ama sen neyi itiraf edeceksin kendine, zaten farkındasın.

Hah yine geldi çokbilmişliğin ardı puslu mavilik saatleri...

Değişim döneminde viraj alan bir beşer olarak yolun arkasında bıraktığım bazı huylar tam kavis halindeyken dikiz aynasından çeyrekli, yarımlı görünüyor ister istemez. Hani bir şey yapmadan, müdahale etmeden duramazdım ya illa sonuca bağlayana kadar üzerine giderdim, işte onlar gözüme takılıyorlar. E şimdi üzerine gitmiyorum, zorlama falan da değil yani gayet olağan akışı içinde hem de. 
Sakinleştim. Hemen celallenmiyorum, dur bakalım ya bir açıklaması vardır bunun diyorum, yeri geldiğinde durma-k konusunda çok daha iyiyim, beklemeyi öğreniyorum. 
Artık içime de atmıyorum. Kör göze parmak sokmadan ortaya koyuyorum. 
Daha bir cesurlaştım. Evet, bazen durup aferin kız niyetine yakama cesaretlendirici kırmızı kurdele takasım da geliyor ya neyse...
Nihayetinde son nefese kadar bitmeyen tadilat halindeyiz.

İtiraf deyip de kendi kendime iş çıkarıyorum kısacası. Güncel ajandada atılacak hamle yok, aslında kafa rahat. Karar alınmış, ya herrü ya merrü. Şüpheye düşme.

Ayrıca bırak, terzi olup kendi söküğümü dikeceğim diye de delik deşik etme kendini.

Zaman iyidir. Yalnız küçük bir tüyo, onun kötü niyetli olmadığını iş bittikten sonra değil, tam da en daraldığın sıra hatırlat kendine. İnce mevzu bu, kalın düşünme bak o zaman çıkarsın işin içinden. Su akar, yolunu bulur. Ama nehir kenarına oturup aval aval "Aa negzel akıyo bu suu" da deme. Harekete devam. Çok da kafaya takma. Neydi o, an'da kal.

Su diyorum su, akar o, bulur yolunu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder