Tutturmuşlar bi yeni yılda değişin, değişin diye. Herhalde
yeni yılda da yeni bir sen ayol! Tadilat, restorasyon, yenilenme artık adını ne
koyarsan… Canım, budanmış kütük değil; insanız biz. Haliyle sürekli
değişiyoruz, önemli olan hangi yöne, ne şekilde gittiğimiz değildir de nedir?
Yılbaşı demek, geçen yıla son bir selam çakıp gelene kucak
açmakla birlikte bence bir de taze mevsim başlangıcı gibi yeni kişisel uygulamalar
demek. Gazetede, dergide, sosyal medya kanallarında, mahalle bakkalında
herkesin bir listesi var. Eksik kalmayı sevmem, işte ben de bir liste
hazırladım anacım. Hem belki hoşunuza gider, uygulamaya karar verirsiniz… ☺
Evet, her yerde okuduklarınız doğru, dolabınızda
giymediğiniz ne var ne yoksa boşaltın. O kazağı artık giymeyeceğinizi, o şalı
bir daha boynunuza sarmayacağınızı biliyorsunuz. Atıcı gözle bakınca daha neler
neler çıkacak aslında değil mi? Ama önce
işe farklı bir temizlikten başlamak lazım. Ne mi, durma, azcık cesur ol ve önce
kafandaki eskileri at at at at at at at! İlk olarak bunu yapmayınca diğerinin şahsi
kıymeti pek kalmıyor, anca içerde şişkinlik. Bir de ‘Ben aslında o kazağı bu
sene de giyerdim yaaa’ pişmanlığı.
Yeni bir imaj mı!? Herhalde bebeyim, ne sandın! Saçın rengi
değişecek, belki Rapunzel’likten vazgeçilecek, altı köşeli kaskete geçilecek,
artık fular da kullanılabilir aslında falan filan… İster modaya uy, istersen
uyma, marjinal takıl, olmadı hadi yeni bir akımla kendi modanı yarat. Sen
bilirsin. Yalnız yenilik esnasında giymediklerini
çıkartırken iyi durumda olanları çöpe atma. Ayır, ihtiyacı olanlara ver.
Önce etrafını tara, bulamazsan bir yardım kuruluşuna götür, hiç değilse muhtarlığa
bırak.
Spora başlayın tabi. Bakın bana çatır çutur adam dövüyor,
fıtı fıtı yürüyorum düzenli düzenli. Nihayetinde hareket, berekettir. İşte yeni yılda bir hareket unsuru daha
katın derim listenize. Mesela oldu ya dünya hali, hakkınızı yediler, mızıldanmak
yerine düşün hakkınızın peşine ama edebinizle. Kalenize coşkuyla gelen santrafor’u
sıkı bir savunmayla püskürtün. Onun derdi gol atmak. Topu out’a çıkarın.
Çıkaramayabilirsiniz, n’olur n’olmaz kalecinizi çevik biri seçin, kalenizi her
şekilde sağlam tutun. Ancak sakın ola forvet yardır yardır üstünüze gelirken ‘Ah
ayağım, of anam belim’ deyip de penaltı alırım ümidiyle kendinizi yalandan yeşil
sahaya sermeyin. Hakem yemiyor, kırmızı kartınızı alıp kendi sahanızda oyun
dışı kalırsınız haberiniz olsun.
Yediğinize, içtiğinize dikkat edin. Bedenimiz aslında bize
neyi, ne kadar yememiz gerektiğini hep söylüyor ama bizde müzik -genellikle- son
ses olduğundan iyi duymuyoruz. Artık şarkı geçişlerindeki sessizlik anında kulağa
ne gelirse o... Daha hafif hissetmek
için benim farklı bir önerim var. Bakın hak yemezsek zaten daha hafif oluruz
anacım, hem aldığımız ah’lar göğüs kafesimizde gaz yapmaz. Tatlı niyetine de affedip
önümüze bakalım diyorum ben.
Elbette kilerinizi, buzdolabınızı da temizleyin; kokuşmayın.
Tarihi geçmiş, bozulmuş, olmadı bozulmaya yüz tutmuş ürünleri sallayın çöp
kovasına ama her gün yemeğinizin bir
parçasını da başka bir canlıyla paylaşmayı da unutmayın. Apartmanın önündeki
kediye dostluk maması alın marketten, olmadı evden süt indirin. Bir kap su
koyun ama su kabına sigara izmariti atan ‘bağzı hayvanlar’ olursa onları uyarın
ya da direkt ikram edin kendileri içsinler. Tamam ya, hiç değilse pencere
pervazına biraz bulgur döküp kuşları besleyin. Onu da yaparsınız artık…
İşte gerisi nasip kısmet, seneye daha bi kuvvetlenmek
niyetiyle.
NOT: Muhtemelen ben de yılın muhtelif aylarında dönüp
bakacağım şu listeye bir kez daha. Olsun, dursun burda bu, kimse okumazsa ben
okurum. J
Yazını buzdolabına astık. Hic kusura bakma ama bunları yaptıkça maddelerin üstünü çizerim artık. :)
YanıtlaSil