Benim de biricik dostum Burçi’nin de geçen
yıldan beri icraata dökemediği Bozcaada’ya gitme hayali vardı. Bir akşam
otururken sanırım laf olsun diye, Bozcaada’ya gidelim mi diye sordu. Olur
dedim. O da bir daha, daha bi emin olur valla derken bizim gözler 5 karat pırlanta misaliydi.
Hazırlık aşamasını hiç
soğutmadık. Bağ Bozumu Festivali’ne gideriz, kampta kalırız derken bir yandan
da otobüs seferleri incelenip rezervasyonlar yapılıyordu. Geçen yılın yarım kalan organizasyonlarından sonra Allah’ım bu sefer
cidden gidiyoruz galiba derkeeenn vallahi de gidebildik!
Yola çıkacağımız gün benim canım
Burçi’m birkaç gün önce başlayan gribinin geçmediğini, gidememe ihtimalimiz
olduğunu söylediğinde ofisteydim. Kendimi camdan atmayı düşündüm ama -1
kattaydık. Neyse ki bir daha ne zaman fırsat olacak diye yaptığı ara gazlar
motor devrini düşürtmedi. Hakkı var, gidiş yolu boyunca ağzına burnuna doladığı
şalıyla, Esenler Otogar’da çaycının hazırladığı özel! karışımla, doz doz aldığı
antibiyotiklerle büyük bir savaş verdiğini söylemezsem olmaz.
Gidiş dönüş yolculuğumuzu
Pamukkale Turizm ile yaptık. Gidiş yolundaki muavin evlere şenlik deyiminin
vücut bulmuş haliydi. Otobüse binerken saat kaç gibi Geyikli’de oluruz sorumu
ellerini semaya kaldırıp Allah bilir diye cevaplasa da yol boyu uyuduğumdan
bana çay kahve ikram edemediği için bozuk atsa da iyi çocuktu nihayetinde.
Dönüşteki ise Ya Rabbim, tüm çektiklerimizin kefaretiydi sanki... Onun da su
verenleri bol olur inşallah :)
Bu arada giderken arkamızdaki
koltukta oturan gençler çok sesli konuşunca arkamı dönüp iki koltuk arasından
sesimi otoriterleştirip!, tamam konuşun ama daha kısık sesle diye uyardım.
Önüme dönerken ‘bi tık’ daha yaşlandığımı anladım ve bu benim hiç hoşuma
gitmedi.
Neyse yola dönelim.
Özel arabayla ortalama 5 saat
süren yol, otobüs yolculuğunda 8-8.30 saat kadar sürüyor. Seyahatini otobüsle
yapmayı düşünenler için vakit tasarrufu bakımından en iyisi gece yolculuğu
yapmak. Yaz dönemi Geyikli’ye giden birçok otobüs firmasının standart 2+2
koltuklarının yanı sıra daha rahat yolculuk yapabilmeniz için 2+1 koltuklu
seferlerinin olduğu da aklınızda olsun. Otobüsten feribot iskelesine çok yakın
yerde iniyorsunuz. Yaklaşık yarım saatlik deniz yolculuğundan sonra da güzelim
Bozcaada’ya selam çakıyorsunuz.
*Ada Camping arşivinden |
Biz adanın tek kamp alanı olan
Ada Camping’de konakladık. Sahibi de diğer personelleri de oldukça güler yüzlü. Kamp alanında elektrik, internet,
büfe, duş, wc, kendi yiyeceğinizi pişirebileceğiniz mutfak, mangal alanı ve
otopark var. İsterseniz çadırınızı kendiniz getirebilir isterseniz de kampa ait
kurulu çadırı da kullanabilirsiniz. Biz kendi ‘yuvamızı’ evladiyelik kampçılar
misali hemen kurduk :) Hiçbir güvenlik problemi yaşamadığımız gibi tüm kampçılar birbirlerine karşı
oldukça saygılıydılar; gereksiz tek bir gürültü olmadı. Aman gece rüzgarını hafife
almayın. Yanında uyku tulumu getiren ben sabaha kadar gayet rahat uyurken, 4
kat giyinmiş canım dostumcum sabaha kadar üşümekten uyuyamamış. Bir de siz siz olun uyku
tulumunuzun altına kalın mat koyun. Aksi durumda gecenin 3’ünde tutulmuş arka
tarafınızla uyanabiliyorsunuz :)
Ada merkezi oldukça küçük. Türk
Mahallesi ve Rum Mahallesi olarak ikiye ayrılan adanın hareketli kısmı Rum
Mahallesi tarafı. Hareketli deyince aklınıza club, bar vs gelmesin çünkü adada
öyle bir işletme yok. Burda kahve ve cafeler, meyhaneler, pansiyonların büyük
çoğunluğu, Bozcaada Kalesi, Bozcaada Müzesi ve Sanat Evi yer alıyor. Ada merkezinin
küçüklüğünü kale içinde verilen konseri adayı turlarken oldukça rahat bir
şekilde dinleyebildiğinizi söyleyerek tarif edebilirim. Festival nedeniyle
Candan Erçetin konseri vardı. Bilet almadığımıza hiç pişman olmadık zira yer
yer şarkılara eşlik ettiğimiz oldu.
Bozcaada Eczanesi’ni unutmamak
lazım. Eczacı çok şeker. Bizzat yorumumdur, başınıza gelen talihsiz bir olaya sizden daha fazla
üzülebiliyor. Ancak sakın ola aklınıza cadde üstü gördüğünüz eczaneleri
getirmeyin, arka tarafını bilemem ama ön kısımda ilaçtan ziyade güneş ve anti
aging kremleri vardı.
Adaya en kalabalık zamanı olan
Bağ Bozumu Festivali’nde gitmek pek isabetli bir karar değilmiş. Ayrıca bağ
bozumu olmasına rağmen şarap tadımı da yoktu. Bu yıl yasaklanmış. Ben adanın
keyfini çıkartmak istiyorum derseniz, tatil aralığınızı bu tarihlere
yerleştirmeyin.
Kaldığımız iki gün boyunca Ayazma
Plajı’na gittik. Kamp alanına yürüme mesafesinde. Deniz her iki gün de ılıktı.
Evet, ılık. Ve berrak. Daha önceden gidenler deniz suyunun ‘girince alışıyorsun
yea’ kıvamında dahi olmadığını söylemişlerdi. Yanıldıklarına çok üzüldük valla :) Adanın kalabalığı haliyle
plaja da yansıdığı için çok zor yer bulduk. Plajda soyunma kabinin haricinde
wc, duş, büfe imkanınız yok. İhtiyaçlarınızı plaj yolunun karşısındaki kazık
tesislerde sağlayabilirsiniz. Ani şeker düşmesine karşı çantanızda bisküvi olsa
fena olmaz. Plajda 2 şezlong 1 şemsiyeye 15TL verdiğimizi hatırlıyorum.
Çınaraltı’nda Damla Sakızlı Türk
Kahvesi için! Hatta çarpıntı falan yapmayacaksa 3-4 fincan için, yedekleyin.
Yanında getirdikleri minik kurabiyeler size çok gelirse de bana
yollayabilirsiniz. Valla iyi niyetten söylüyorum, maksat ziyan zebil olmasın :)
Bozcaada’ya gidilir de rüzgar güllerine gidilmez mi? Ben söyliim eğer arabanız yoksa gidilmez. Biz otostop çektik. Allah’tan yakışıklı, öhöm pardon, düzgün çocuklardı :) Burda gün batımını izlemezseniz adadan eksik dönersiniz.
Ada merkezinde feribota bağlanan yol haricinde araba giriş çıkışı yok. Bu sebeple yolda yürürken arkadan araba geliyor mu tedirginliğinizi tamamen renkli tezgahlara ya da elinizdeki dondurmaya yönlendirebilirsiniz :)
Rum Mahallesi’ndeki pek çok
meyhanenin menü fiyatları birbirleriyle aynı. Meze tabakları genellikle 10-15TL
arasında değişiyor. Adada bir de mantıcı var. Pembe yanaklı teyzelerin yaptığı hafif mayhoş yoğurtlu mantı denemeye değer. İstediğiniz çeşit şarabı uygun fiyatlarla
alabileceğinizi söylemiyorum bile :)
Kahvaltı yapacağınız bir sürü
mekan var ancak rezervasyon yaptırmalısınız. Bir gün öncesinden kaç yeri
aradıysak da hepsi doluydu. Pazar sabahı kahvaltıyı Çiçek Pastanesi’nde yaptık, burda rezervasyon yaptırmanıza gerek yok.
Mükellef bir kahvaltıydı desem kestirmeden özetlemiş olurum. Bir de yok artık,
kuru domatesin de reçeli mi olurmuş lakırtımı aldığım 2 kavonoz reçelle
susturdum :)
Bu muralin önünde fotoğraf çektirmeyeni dövüyorlar diye kandırdılar bizi. Yoksa neden 20dk orda oyalalım ki yani? :) |
Kitabınızı okudunuz bitti ya da
getirmeyi unuttunuz diye üzülmeyin sakın. Yaz boyu açık olan Bozcaada Kitap
Fuarı epey zengin.
Bu taraftaki pansiyonların
girişleri bile müze ev gibi. Utanmasam lobiye gidip bi fotoğraf çekinebilir
miyim diye soracaktım :)
Son olarak adadan damla sakızlı
kurabiye almadan dönmeyin. Ben üzerime emanet uyku tulumunu kamp alanında
unuttuğumu feribotun kalkmasına 15 dakika kala hatırladığım ve yetişmeye
çalışmalı, koşmalı, oto stop çekmeli bir süreç yaşadığım için alamadım. İçim
yanıyor!
Yazdığım yazmadığım tüm olanlara
rağmen accaip keyifli bir tatil geçirdik. İyi ki gitmişiz be! Yine olsa yine
gideriz be! Ama bu sefer yanıma sağlam bir fotoğraf makinesi de alırım :)
birgün bende hayalimi gerçekleştirmek için oraya gideceğim ve yazdıkların bana ışık olacak :)
YanıtlaSilIşıldadığıma çok sevindim :)
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil